Yeni dönem Ekonomi Politikaları ve Türkiye’ nin Çıkışı konulu bir konferans veren İYİ Parti Bursa Milletvekili ve İYİ PARTİ TBMM Grup Başkanı İsmail Tatlıoğlu bugüne kadar uygulanan ekonomik politikalar, yapılan yanlışları anlattı.

Ankara’ da TES-İŞ konferans salonunda kalabalık bir katılımcı ile gerçekleşen konferansa İyi Parti Ankara Milletvekili Durmuş Yılmaz, İYİ PARTİ Konya Milletvekili Fahrettin Yokuş, eski milletvekilleri, eski Türkiye Kamu-Sen Genel Başkanları, akademisyenler ve politikacılar ile Avaz Araştırma ve Strateji Merkezi üyeleri katıldı.

Konferansın açılış konuşmasını yapan Başkan Şerafettin Deniz, AVAZ Araştırma ve Strateji Merkezi’nin tarihçesinden bahsederek şöyle dedi: “Merkezimizin kuruluşundan bu yana 10 ay 25 gün geçti,  o günden bu yana 15 söyleşi 2 panel ve bugünde konferansla birlikteyiz. Aslında 10 ay kurumların ömürlerinde çok kısa bir süredir. Bir çok kuruluş bu kadar kısa bir sürede neyi nasıl yapacağına dahi karar veremez ama AVAZ Strateji az önce saydığım gibi bir çok etkinliği başarıyla gerçekleştirdi. Bunu arkadaşlarımla hep birlikte başardık” dedi.

AVAZ’ ın hiçbir yerden destek almadan yoluna devam ettiğini belirten Başkan Deniz  Ertuğrul Dursun Önkuzu’ nun hayatını kaybetmesi üzerine Şair Niyazi Yıldırım Gençosmanoğlu tarafından yazılan Önkuzu şiirini okudu. Başkan Deniz konuşmasına şöyle devam etti: “Ülkemizin içerisinde bulunduğu  ekonomik sorunlara,hayat pahalılığına deyinmek isterdim ama hem az sonra Sayın İsmail Tatlıoğlu bu konuyu enine boyuna anlatacak hem de konferansımıza gelen bir mesaj varki onu okuduktan sonra başka söze gerek kalmayacak” diyerek İyi Parti Genel Başkanı sayın Meral Akşener’ in mektubunu okuyarak sözlerini tamamladı.

Kürsüye gelen İYİ Parti Bursa Milletvekili ve Grup Başkanı İsmail Tatlıoğlu katılımcıları selamlayarak başladığı konferansta 2000’ li yıllardan itibaren Türkiye’nin ekonomisini ve ekonomiyle bağlantılı diğer dinamiklerle ilgili detaylı bilgiler verdi.

Batı’ da araştırma merkezlerine çok önem verildiğini hatta partiler ve devlet içerisinde bütçelendirildiğini söyledi. Politika geliştirmek için bilgiye ihtiyaç olduğunun altını çizen İyi Parti Bursa Milletvekili ve Grup Başkanı İsmail Tatlıoğlu şöyle söyledi: “Hepinize çok teşekkür ederim her biri hayatının önemli bir kısmını bu aziz millete hizmet yolunda harcamış bu millet güçlü olsun bu devlet güçlü olsun diye yola çıkmış ve ikbalini milletin ikbal ile birleştirmiş insanların bugün beni dinlemek üzere buraya gelmiş olmaları benim için bir gururdur, bir onurdur her birinize sonsuz teşekkür ederim. Ayrıca Şerafettin Deniz beye Fahrettin Yokuş beye AVAZ’ ın kuruluşunu gerçekleştirdikleri için ayrıca çok teşekkür ederim.

Çok değerli hazirun ne kadar farkındayız bilmiyorum ama dünyada devletler ve onların kurumsallaşması politika geliştirmeleri ile olur ve devletlerin politika geliştirmeye ihtiyaçları hep vardır. Bir devlet kendisi politika geliştiremediği zaman geliştirilmiş politikalara tabi olmak zorunda kalır. Türkiye 1990’a kadar bu anlamda konforlu bir ülkeydi; NATO vardı, dostlarımız, düşmanlarımız, davranışlarımız, sınırlarımız belliydi. İçerde ekonomi ve sosyal yapıyı idare ettiğiniz zaman politikanız yürürdü. Demir perdenin yıkılışı ile beraber bölgemizle, Avrupa ile dünya ile güvenlikle ilgili ülkemizde, politikalar geliştirmek, inisiyatif almak zorunda kalmıştır.”

Demir perdenin yıkılmasının ardından politika geliştirmenin ne denli önemli olduğunun görüldüğünü belirten Tatlıoğlu, ülkemizin birkaç kamu kurumu dışında hiçbir hazırlığının olmadığının görüldüğünü o nedenle de sivil politika üretecek AVAZ benzeri kurumların önemine vurgu yaptı.

Neye El Kaldırdığını Bilmeyen Çok sayıda Milletvekili Var

İstişarenin önemli olduğunun altını çizen İyi Parti Bursa Milletvekili ve Grup Başkanı İsmail Tatlıoğlu sözlerine şöyle devam etti: “Bizim partimizde bir kültür var, önemli kararlarda Sayın Genel Başkanımız istişare toplantısı düzenler ve konuyla ilgili her birimizin fikrine müracaat ederek partimizin duruşunu, kararını belirler. Bizlerde o kararın alınmasındaki etkimizi ve yerimizi biliriz. Parti politikalarımızın karar verme süreçlerinde bulunma imkanı sağladığı için Sayın Genel Başkanımıza müteşekkiriz. Biz bunun neye karşılık geldiğini biliyoruz. Zaten  böyle olmalı diyenlere şunu söylersem doğru olur; neye el kaldırdığını bilmeyen bir sürü milletvekili var. Ben bilginin yönetim için çok önemli olduğuna inanıyorum. Dışarıdaki örneklerde olduğu gibi bir yapının oluşması ve devamı için hem akademisyen, hem siyasetçi olarak ne yapılması gerekiyorsa yapmak için hazırız. Bu kapsamda da AVAZ’ ın kuruluşunda, yaşamasında emeği geçen herkese teşekkür ediyorum”.

2023 Bütçesi Bize 10 Yıl Öncesini Vaat Ediyor

Dünyadaki  ekonomik gelişmelerin sonucunda 1980 li yıllarda 2.800 dolar olan kişi başı gelirin 2.000 de 5.670 dolara çıktığını bugün ise dünyada kişi başı ortalama milli gelir 13 bin dolar civarında olduğunu söyleyen İyi Parti Bursa Milletvekili ve Grup Başkanı İsmail Tatlıoğlu şunları söyledi: “Dünyanın üretim merkezi ve zenginliği Atlas Okyanusundan Pasifik Okyanusu coğrafyasına doğru eksen değiştirdi. Küreselleşmenin ve sermayenin dijitalleşmesinin bi sonucu olarak 2004 yılında gelişmekte olan ülkelerde ilk defa üretimin %50’nin üzerine çıktığını görüyoruz. Eskiden ekonomik büyümenin anahtarının tasarruf olduğu gerçeği varken bugün kalkınmanın ve zenginliğin temelini organizasyon meselesi olarak söyleyebiliriz. Dünyada küreselleşme ile birlikte büyük değişimlerin yaşandığını, o nedenle bugünü,2000 li yılları 1980 öncesi ile okumak doğru değildir. Bir örnek vermek gerekirse, Bugün herhangi bir Anadolu lisesindeki bir öğrencinin  beş yıl sonra bir dünya milyarderi çıkma ihtimali sıfır değil. Ancak 1970’li yıllarda sıfırdı. Dünya 2000 yıldan itibaren yeryüzünde görülmediği kadar bir sermaye arzına şahit olmuştur. Ve bu sermaye arzından ülke şartlarını olgunlaştıran ülkeler karlı çıkmıştır. Dün Kars’ta üretip Edirne’ye tedariği konuşan bir coğrafyadan, Arjantin’de üretilip İstanbul’a tedarik edilen bir zamana evrildik. Dolayısıyla dünyanın düzleştiği bir dönemdeyiz. Eğer sizin işiniz saat 12.00 ile alakalıysa güneşin tam yukardan vurduğu bir dönemde ise 24 saat sizin için önemlidir. Türkiye’deki bugünkü eflasyon yani bugünkü makro göstergelerdeki çöküş ve gelir seviyesindeki düşüş bir veya iki yıla ait bir kriz meselesi değil. Bugün yaşadığımız 1994’teki 5 Nisan ve 2001’deki şubat krizi ile kıyas kabul etmez. Miktar ve nitelik bakımından değil neden ve nicelik bakımından da kıyas kabul etmez. Bu 2012’den sonra Türkiye’de çıkan ve öncesinde beslenen 2018’deki partili cumhurbaşkanlığı ile kurumsallaşan bir metodolojinin bir ürünüdür. Bugün Türkiye 800 milyar dolarlık bir ülkedir. 2012’de biz 75 milyon da 950 milyar dolarlık bir Türkiye’ydik. Bugün 95 milyon kişi 75 milyon kişiyken ürettiğimizden 150 milyar dolar azını üretiyoruz. Bugün milli gelirimiz fert başına 8500 dolardır. İktidar bize 2023 bütçesinde fert başına milli gelirimizi 10.000 dolara ulaştıracaklarını söylüyor. Yani bize şunu diyor 15 yıl önceki fert başına milli geliri size vaat ediyoruz diyor. Ayrıca bugünkü 10.000 doların satın alma paritesi de, 2008’in satın alma paritesi ile çok çok farklı bunları kıyasladığımızda çok daha geri düşüyoruz.”

Türkiye’ deki Şartlar Hangi Ülkede Olsaydı Aynı duruma Düşerdi

2012’deki milli gelirin korunması ve uluslararası enflasyon kadar artırılması halinde bugün her bir Türk Vatandışının 16.000 dolarlık milli gelirinin olacağını söyleyen İyi Parti Bursa Milletvekili ve Grup Başkanı İsmail Tatlıoğlu on yıllık politikalara damga vuran ve Türkiye’yi yoksullaştıran göstergelerin bir ekonomik ve politik karşılığının olduğunun altını çizdi. Bu durumun uluslararası konjektörle izah edilecek bir tarafının olmadığını aktaran Tatlıoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: “Kriz başka coğrafyaları da vurdu. Türkiye’ nin 2008’den sonra dünyanın üzerinde bir milli geliri artış oldu. Ancak 2016’dan sonra sert bir şekilde dünya milli gelirin altına düştü. Ortaya çıkan sonuç zirve’den itibaren fakirleşen daha az üreten bir Türkiye. 800 milyar dolarlık ekonomiyi İstanbul için Ankara için veya bir şirket veya bir holding için konuşabiliriz ama seksen beş milyonluk bir Türkiye ve 780 bin kilometre karelik bir Türkiye için bu gelir az. Türkiye niçin otoriteleşiyor? Çünkü iktidarın bu şartlarda iktidarın devamını sağlayabilmek için başka şansı yok. Türkiye’de siyaseten yapılanları başka ülkelerde de yapsanız aynısı olur. Hangi ülkede devlet başkanının damadı hazinenin başına gelirse ve o ülkede damadın arkadaşı Merkez Bankası’nın başına gelirse ve o ülkede teamülleri hiç uymayan şekilde Merkez Bankasının rezervleri satılırsa, O ülkede enflasyon inanılmaz derecede artar ve hayat çekilmez hale gelir.Bu durumda, Ülkenin adının hiçbir önemi olmaz.

İktidar 20 yılda 19 Ekonomik Hedef Açıkladı ve Bunların Hiçbirisi Tutmadı.

Türkiye’yi 20 yıldır yöneten iktidarın bugüne kadar 19 hedef açıkladığını ve bu hedeflerin hiçbirisinin tutmadığını belirten İyi Parti Bursa Milletvekili ve Grup Başkanı İsmail Tatlıoğlu eğer özel sektör hükümeti referans alsa hepsi batardı diye konuştu. Bugün Türkiye’ nin dış politikasını Merkez Bankasının rezerv durumunun belirlediğini aktaran Tatlıoğlu sözlerinin şöyle sürdürdü: “Bulgaristan Macaristan Malezya bu ülkelerle 2000 li yılların başında beraberdik aynı gelire sahipdik ama onlar bizi kat kat geçtiler. 2000 li yılların başında bizimle beraber 4000 dolarlık milli geliri olan ülkeler şu an 16 binle 20.000 dolar arasında milli gelire sahipler. Merkez Bankasının kasasında Partili cumhurbaşkanlığı başladığında 30 milyar dolar vardı. Bugün yerine koyabilmek için 87 milyar dolara ihtiyacımız var. Mısır Suudi Arabistan Bahreyn gibi ülkelerle ilişkilerimize baktığımızda temel dinamiğin döviz rezervi olduğunu rahatlıkla görebiliriz. Cumhurbaşkanı’nın Dün katil dediği bir devlet başkanını havaalanına kadar uğurlaması ağrımıza gidiyor. 15 Temmuz‘un finansörü dediklerimizi kırmızı halılarla karşılamamız bizim ağrımıza gidiyor. Binali Yıldırım’ın yanını bırakıp Sisinin yanına geçmek bizim içimizi acıtıyor. O günkü politikaları değiştirmemizin sebebini doğru bulduğumuzdan değil, bugünkü politikalardan endişe duyuyoruz. Çünkü bu virajları alanların başka hangi virajları alacaklarını düşünmek hem bizi hem milletimizi korkutuyor.

Bizim Devleti Ezen Bir Kuvvetler Birliğimiz Var

Bizim yargıda sorunlarımız var, yasamada sorunlarımız var ama bugün hep devleti ezen bir kuvvetler birliğimiz var. Kamuoyu ezen ve liyakatı yerle yeksan eden dolayısıyla kamu kurumlarının çalışma mekanizmalarını ezdiği için ortaya devletin bütününü çıkaramayan bir yapı var. Siyasal iktidar, Devletin gücü ile devletin tüm kurumlarına abanarak iktidarını sürdürmekte, her türlü muhalefeti engellemektedir. Bu uygulamalar, demokrasinin ruhuna ,demokratik ilkelere uygun uygulamalar değildir. Türk siyasetinde yüzde 65’e yüzde 35 düzeni kurulmuş sonra yüzde 70’e 30 olmuş ama o yüzde 70 in içerisinde bir kıvılcım çıkmış hemen bir pay verip o kıvılcımı söndürmüşler. Sonra başka bir kıvılcım çıkmış onu da söndürmüşler. 2015 yılında Sayın Genel Başkanımız Meral Akşener‘e de bunu teklif ettiler ama kabul etmedi.

Özellikle 2010 yıldan sonra reformlarla devam etmesi gereken Türkiye radikal kırmalarla inişi yaşadı. Bu Siyasal iktidarın kendi tercihi sürecidir. 2010 referandum olmasaydı 15 Temmuz kalkışması olmazdı. 15 Temmuz tarihi Genel Başkanımız Merak Akşener’in söylediği gibi aziz milletin devleti sokaktan topladığı bir tarihtir.

Biz Projelere Değil Ranta Karşıyız 

2003’ten 2022’nin temmuz ayına kadar Türkiye’de yapılmış ulaştırma projelerinin yani çift yollar, otoyollar, hava meydanları, yeni demiryolu hatları, limanlar, Osmangazi Köprüsü, Avrasya Tüneli ve Üçüncü Köprünün tamamı 183 milyar dolar olduğunu belirten İyi Parti Bursa Milletvekili ve Grup Başkanı İsmail Tatlıoğlu şunları söyledi: “Bu paranın yaklaşık 140 milyar doları hazineden ve 40 milyar doları ise henüz ödenmemiş kamu özel işbirliği projelerinden. 2002-2003’ten 2022’ye kadar ki sürede 183 milyar dolar harcanan altyapı projelerine 140 milyar dolar hazineden çıkmış. Türkiye sadece içtiğimiz sigara ve tütünden aynı dönemde hazineye koyduğu para 210 milyar dolar. Bunu alkol ve gazlı içecekleri koyduğumuzda 266 milyar dolar oluyor. Türkiye’nin 2003’ten 2022’ye kadar yaptığı bütün yatırımlar ise 300 milyar dolar, dolayısıyla gücü gayet yerinde bir ülkeyiz. Türkiye 1974 yılında ilk asma köprüsünü (Boğaziçi köprüsü) faaliyete geçirdi. Bu asma köprüyü rahmetli Süleyman Demirel açtı ve köprü hazinenin malıydı bu yüzden bedava geçiliyordu. Köprünün 2022’ye göre Maliyeti 530 milyon dolar olarak hesaplanmaktadır. Sonra rahmetli Turgut Özal Fatih Sultan Mehmet köprüsü nü yaptı. Onun da 2020 yılı fiyatlar ile maliyeti 1 milyar 100 bin dolar. Fatih sultan Mehmet köprüsünü yapan Japon müteahhit Osman Gazi köprüsünün Konsorsiyumunun köprü taşeronluğunu yapmaktadır. Osmangazi köprüsüne 2035 yılına kadar 13.9 milyar dolar para ödeyeceğiz. Sadece bununla bile Türkiye’nin gücünü görebiliriz bu gücü kullanabilmek için de yapılan yanlışları yapmamak gerekir. Biz gelecek döneme çok çalıştık ve çalışmaya devam ediyoruz. Eylem planlarımız hazır.

Üç Ay İçerisinde Türkiye’ nin Şartları Siyah ve Beyaz Kadar Değişecek

Bu dönem sona erdiğinde çok hızlı bir değişim yaşanacağını söyleyen İyi Parti Bursa Milletvekili ve Grup Başkanı İsmail Tatlıoğlu üç ay içersinde Türkiye’nin şartları siyah ve beyaz gibi değişecektir dedi. Türkiye’nin gerçekten böyle bir yeni döneme ihtiyacı olduğunun aktaran Tatlıoğlu şunları söyledi: “Bu ülkenin kendi kodlarıyla yeni bir döneme ihtiyacı var. Üç numaralı kararname var seçim olsa bu üç numaralı kararnamede Valiler ve Büyükelçilerin görevi sona eriyor. Bu kurumlar devleti temsil eden kurumlar ve güçlerini devletten değil seçilmiş Cumhurbaşkanından alıyorlar. Bu çok kötü bir durum. Daha önce seçimlerde Bakanlar Kurulu, Başbakan veya Cumhurbaşkanı değişirdi. Bugün ortada bir parti devleti var. Bütün kurumlarıyla Türkiye’de yaşanan şey parti devletidir. Parti devleti hangi ülkede varsa ülkede fakirlik olur yolsuzluk ve yoksulluk olur. Dolayısıyla Türkiye siyasal iktidarı değiştirme gücünü zayıflatma uğruna devleti,parti devletine dönüştüren bir siyasal iktidara sahip. Buna karşı siyasette ayağa kalkmış bir Meral Akşener ve liderliğindeki İYİ Parti var. Türkiye buradan çıkmak zorundadır. Derdimiz yeni tek adam kim olacak değil, Türkiye’yi yeni yüzyıla taşımak. Son olarak altını çizmek isterim ki bir toprağa vatan yapan özgürlüktür.” Diyerek sözlerine son verdi.

İyi Parti Genel Başkanı Sayın Meral Akşener’ in Mektubu:

“Nazik davetiniz için teşekkür ediyorum, ancak ne yazık ki yoğun programım sebebiyle Avaz Araştırma ve Strateji Merkezi’nin düzenlediği yeni dönem ekonomi politikaları ve Türkiye’nin çıkışı konulu programda aranızda olamayacağım.

Ülkemiz maalesef uzun bir zamandır ciddiyetsizliğin, beceriksizliğin, liyakatsizliğin adeta bayraktarlığını üstlenmiş bir iktidar tarafından yönetiliyor.

Aklı ve bilimi reddeden hatalarını görmeyen ve bahaneleri tükenmeyen bu zihniyetin milletimize yaşattığı zorlukları maalesef hep birlikte şahit oluyoruz.

Cahilliğin resmini çizen fantastik teorileri, geceden gündüze değişen keyfi kararları, saçmalama da rekorlar kıran garip açıklamaları içi boş hamaset dolu kürsü şovlarına her gün maruz kalıyoruz.

Ekonomi yönetiminin akıl ve bilime düşman davranışları artık tüm dünyada devlet yönetiminde liyakatsızlık ve beceriksizlik denildiğinde neredeyse literatüre girecek bir vaka haline gelmiştir.

İktidar sayesinde ekonomimizin itibarı da saygınlığı da güvenirliği de kalmamıştır.

Oysaki ekonominin patronu güvendir, güven tarafsız şeffaf objektif bir ortamda adaletle sağlanır. Adaletin oluşabilmesi için hukukun üstünlüğü, hukukun üstünlüğü için demokrasi gerekir. Demokrasinin tam ve kamil bir şekilde uygulanması için de her şeyden önce liyakatli kadrolar gerekir.

İşte biz de o kadrolar var. Küresel düşünüp milli çözümler üreten işinin ehli ve alanlarında uzman birbirinden değerli kurmaylarımız var.

Ekonomi ikimizin sürekli enkazı kaldırıp molozları temizlemek için planları programlı yol haritası hazır

Bizim için Türkiye’nin çözülmeyecek hiçbir sorunu yok

Dert onlardaysa derman iyi partide

Kriz onlardaysa çıkış iyi partide

Sorun onlarda ise çözüm iyi partide

Bugüne kadar bu vizyonumuzun bir yansıması olarak memleketimizi içine düştüğü durumdan çıkarmak için çözüm önerilerimizi paylaştık.

Derinleşen yoksulluktan makroekonomik istikrara, sanayi teknolojik dönüşüm ticaret ve yatırımdan Türkiye’nin ekonomik coğrafyasının potansiyelinin nasıl harekete geçireceğine kadar hemen her alanda planlarımız ve projelerimizi anlattık anlatmaya devam edeceğiz.

Ve yürekten inanıyorum ki ekonominin içinde bulunduğu buhran bitecek, milletimizin sıkıntısını çektiği krizler çözülecek ve ülkemizi kaybetti itibarını yeniden kavuşturacağız.

İşte bu düşüncelerle başta Avaz Araştırma ve Strateji Merkezi Başkanı Şerafettin Deniz olmak üzere emeği geçen herkese teşekkür ediyor, konferansınızın verimli geçmesini ve hayırlara vesile olmasını diliyorum.

En İçten sevgi ve saygılarımla.

Meral Akşener

İyi Parti Genel Başkanı”